16 Ocak 2013 Çarşamba

Patriot’lara karşı mücadele yurtseverlik görevidir! / Nihat Behram


16 Ocak 2013
Patriot’lara karşı mücadele yurtseverlik görevidir!
Çocuğu, “Sağlıklı büyümek için yemeğini yemelisin!” diye uyarır gibi, toplumu “Varlığını sürdürebilmen için yurdu seveceksin!” diye uyarmak zorunda kalmak, ne kadar acı bir durum. Ama yazık ki bugünkü gerçeğimiz de bu. Asıl acı olansa, toplumun bu uyuşukluğu ‘doğuştan’ değil. Narkozlanmış, afyonlanmış bu hâl, sonradan olma.


Bir halkın emperyalizme karşı ayaklanması ve kurtuluş savaşı vermesine, dünya ilk kez Anadolu’da tanık oldu. Çok değil, daha 60’lı, 70 li yıllarda emperyalistler, çelik canavarlarıyla kıyılarımıza geldiklerinde, tepkiler karşısında neye uğradıklarını şaşırırlardı. Ertesi gün gazete manşetlerinin, “Gençler ABD askerlerini  denize döktü!”, “6. Filo’ya karşı gösteriler ülkeye yayıldı!” olacağı kesindi. Şu hale bak: Başbakan, “Türkiye NATO toprağıdır!”; Dışişleri Bakanı, “Sınırlarımız NATO sınırlarıdır!” diyor. Anadolu’nun bağrına kanlı savaş çivileri gibi çakılacak Patriotları alkışlamayı “yurtseverlik” diye sunuyorlar! Mehter marşıyla karşılama töreni yapmadıkları kaldı! Onu yapmayı da isterlerdi ama devrimcilerden korktular. Emperyalizmin kapıkulu, savaş taşeronu bu gerici sistemin ülkede kurumlaşması için, devşirme liberaller de özel görev yüklendi. Bu ülkeye yaptıkları yüz bin ihanetin  biri de bu: yurtseverlik duygusunu bulandırıp, sulandırmak.


TKP’

li devrimci gençler, günlerdir Ankara’da “Patriotlara karşı nöbet”teler. Düzenin korucu güçleri de boş durmuyor. Polis ve yandaş basın tetikte! Pusu ve saldırı bahanesi  üretme telaşındalar! Amaçları aynı: Patriotların sorun olmadan Anadolu’nun bağrına çakılması! TKP, Meclis’e bu konudaki sorumluluğunu anımsatmak, halkın dikkatini bu soruna çekmek için milletvekillerine hitaben yazıp, tümüne tek tek ilettiği mektubu kamuoyuna açıkladı. Mektupta “Patriot füzeleri ve yabancı askerlerin getirilmesi kararının TBMM'den kaçırıldığına” dikkat çekilip, "NATO’ya karşı çıkmanın bir yurtseverlik görevi olduğu" belirtiliyor: “Türkiye, hükümet tarafından bir savaş ortamına sokulmuş bulunuyor. Bu tablonun milletvekillerine ağır bir sorumluluk yüklediği açıktır. Patriot füzelerinin konuşlandırılması gerekçesiyle ülkemize NATO ülkelerinin askerleri gelmektedir. Bu asker girişi hukuksuzdur ve AKP hükümeti açıkça Anayasa suçu işlemektedir… Füze gönderen ülkelerde konu tartışılmakta, ama füzelerin yerleşeceği, yani bütün riskleri üstlenen ülkede tartışılmamaktadır… Türkiye, Suriye’deki karışıklıklarda taraf haline getirilmiş, birçoğu yabancı kökenli, Batı destekli ve önemli bir bölümü de radikal Sünni, ‘cihatçı’ karakterli silahlı milislerin hamisi konumuna oturtularak yanlış yola sokulmuştur. Artık bunun da ötesine geçilmekte, ülkemiz bir bölgesel savaşın hem kışkırtıcısı hem de alanı durumuna itilmektedir… Savaşın engellenmesi için elden gelen her şey yapılmalıdır. Bu bir barışseverlik, insanlık görevidir!” Dilerim gelen yanıtlar ve yanıt vermeyenler de açıklanır; kimin yurtsever, kimin yurduna düşmanlık hesapları içinde olduğunu halkın görmesi için.



Devrimci, yurtsever ve savaş karşıtı güçlerin, sokağa inmesi ve halkı, NATO ve Patriotlara karşı mücadeleye çağırması son günlerde hükümeti teleşlandırdı. Yetkililer yine “oyalama yalanları”na başladılar. Davutoğlu, maşallah, sanki bu ülkenin yurttaşı değil de “ABD Patriotu”! Pişkinliğe bak: “Tehditler kalkınca Patriotlar gider!” diyor. En büyük tehdit bizzat Patriotların kendisi değilmiş gibi! Tehdit öyle sıradan bir tehdit de değil. Halkı katliamlarla, sonu belirsiz savaşlarla karşı karşıya getirecek cinsten. Emperyalizme karşı isyan, isyanların en haklı olanıdır. Yok edilme tehdidiyle yüz yüze kalan bir halkın isyanından daha haklı ne olabilir?


Dörtlük:

Dünyanın neresinde mazlumlar ayaklansa
Yankılanır sesleri dağa taşa oyulur
Tutuşur senin de acıların yaralı Anadolu’m
Gün olur haykırışın uzaklardan duyulur

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.